Şizofreni

ŞİZOFRENİ

Şizofreni , yüzyıllardan beri bilinen , günümüz toplumunda yaklaşık %1 oranında bulunan, genellikle 20’li yaşlarda  başlayan, kişiyi mevcut sanrı ve halüsinasyonlarla gerçekten uzaklaştıran, toplumsal, mesleki, ailevi pek çok alanda işlevselliği ciddi düzeylerde düşüren ve bilişsel yıkımla giden kronik ruhsal bir bozukluktur. Bu bozukluğun kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte ortaya çıkmasında genetik faktörlerin önemli rolünün olduğu bilinmektedir. Bazı uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin kullanımının, anne karnında iken yetersiz beslenme ve beyin gelişimini etkileyebilecek viral enfeksiyonlar ve toksinlere maruz kalmanın, şizofreni ortaya çıkma riskini arttırdığı bilinmektedir. Tüm bu faktörler sonucu beynin yapısında ve işleyişinde ciddi bozulmaların olduğu, biyolojik bir beyin hastalığıdır şizofreni.

           Şizofreni‘yi tanımak için sanrı ve halüsinasyon tanımlamalarını bilmeliyiz. Sanrı , gerçekte olmadığı halde kişinin inandığı, çürütülmesini sağlayan ispatlara rağmen, telkin veya konuşma ile değiştirilemeyen değişmez inançlardır. Örneğin, kişi düşmanlarının olduğuna, takip edildiğine, çok önemli biri olduğuna , zarar göreceğine, önemli birinin kendisine aşık olduğuna inanabilir. Halüsinasyon ise var  olmadığı halde görülen, duyulan, algılanan duyumlardır. En sık rastlanan halüsinasyon işitsel olanlardır. Tüm bunlarla beraber, içe kapanma, donakalma, göz teması kuramama, donuk yüz ifadesi, kişisel bakımın bozulması, hayatın olağan alanlarına ilginin kaybı, bilme ,öğrenme, muhakeme, yargılama, hesap gibi bilişsel fonksiyonların bozulması, darmadağın konuşma, kendi kendine konuşma veya gülme, öfkeli saldırgan olabilme ,hastanın tehlikelere açık olması, kendini koruyamama, toplumdan giderek uzaklaşma gibi oldukça  geniş bir yelpazede klinik belirtiler görülebilir.

                      Şizofreni hastaları çoğu kez hastalıklarının farkında değillerdir. Bu durumda onların tedaviye yönlendirilmeleri sorumluluğu aile ,arkadaş, yakın çevreye düşer. Bu nedenlerle aile  ve toplumun bilgilendirilmesi ,hastalığın alevlenme belirtilerinin erken tanınması için oldukça önemlidir. Hastalığın alevlenme dönemlerinde belirtiler erken farkedilirse hastanın işbirliği kurularak ayaktan tedavisi ya da örselenmeden, kendi isteği ile yatışı sağlanabilir. Belirtilerin geç farkedildiği alevlenmelerde, hasta ile işbirliği yapılamıyan durumlarda, hastanın kendisine ya da etrafına zarar verme riskinin olduğu, intihar düşüncesinin olduğu, kişisel bakımının, beslenmesinin ciddi bozulduğu hayatı tehdit eden durumlarda acil yatış gereği vardır.

                Ne yazık ki toplumda şizofreni hastalarını saldırganlık, cinayetle ilişkilendiren etiketler vardır. Cinayetlerin %5-10 ‘u tedavi almayan şizofreni hastalarınca işlenmiş olduğuna dair istatistiki veriler bulunsa da, 10 şizofren hastadan 1’inde saldırganlık görülse de  (istatistiki kaynak TPD) toplum,cinayetlerin %90-95’inin şizofren olmayan insanların yaptığını bir yana bırakmakta ,ayrımcılık ve damgalama ile bu hastaları toplumdan dışlamaktadır.Bu dışlanma sadece hasta için değil  ailesi için de söz konusu olabilmektedir. Yaşadığı utanç ve dışlanma şizofreni hastasının tedaviye ulaşmasını engelleyebilmektedir.

               Şizofreninin kesin ve kalıcı bir tedavisi yoktur. Tedavi süresi uzundur.Çoğu kez ömür boyu tedavi gerekir. Tedaviye ne kadar erken başlanırsa gidişat o kadar iyi olur. Tedavide amaç belirtilerin yok edilmesi, hastanın hastalığını tanıması, sosyalleşmesinin sağlanması ve böylece hastanın sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesidir. Temel tedavi ilaç kullanımıdır. Antipsikotik denilen ilaçlar tedavide kullanılır. Hastanın kliniğine ve ihtiyaçlarına göre, duygudurum dengeleyici, kaygı giderici, antidepresan ilaçlar yardımcı olarak kullanılabilir. İlaçların psikiyatrist tarafından önerilen biçimde ve sürede kullanılması gerekir. İlaçların olası yan etkileri konusunda psikiyatrist bilgilendirme yapacaktır.İstenmeyen yan etkiler durumunda ilaçları bırakmak yerine psikiyatriste bilgi verilmesi ve böylece uygun çözümlerin bulunabileceği unutulmamalıdır.

Şizofreni için toplumsal bilgilendirmeler ve farkındalık çalışmaları da şizofreni hastalarının damgalanmalarının ve toplumdan dışlanmalarının engellenmesi ile tedavinin önemli bir ayağını oluşturur.